İşyeri Kapatma Kararları ve İptali Kulaçoğlu Hukuk Bürosu

Bu başlık dilimize ve Türk Hukuku’na, “adil yargılanma hakkı” olarak tercüme edilmiştir. CMK m.149/3’e göre, “Soruşturma ve kovuşturma evrelerinin her aşamasında avukatın, şüpheli veya sanıkla görüşme, ifade alma veya sorgu süresince yanında olma ve hukuki yardımda bulunma hakkı engellenemez, kısıtlanamaz”. 6271 sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu “Cumhurbaşkanı seçiminin sonuçlandırılması” başlıklı 20. Maddesine göre, “Cumhurbaşkanı seçiminin kesin sonuçları, Yüksek Seçim Kurulu tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ile Cumhurbaşkanlığı Makamına bildirilir, kamuoyuna ilan edilir ve Resmi Gazetede yayımlanır. “Gözaltı ve Sorgu” başlıklı yazımda, gözaltına alınma kararını cumhuriyet savcısı tarafından yazılı verilmesi gerektiğini ifade etmiştik. Bu düşünceye karşı, uygulamada karşılaşılan zorluklara da dikkat çeken farklı bir görüş ortaya koyulmuştur. Aşağıda, konu ile ilgili bu farklı görüşe ve görüşümüze yer vermekteyiz. Türkiye Büyük Millet Meclisi, günlerdir kamuoyunda adı “İç Güvenlik Paketi” olarak bilinen kanun tasarısına kilitlenmiş gözüküyor. 7 Haziran 2015 tarihinde yapılacak yerel seçim öncesi tüm siyasi partiler halka mesajlar vermeye çalışıyor\. Bu çekici oyun platformunda şansını sına. paribahis\.

  • Maddesinde; Harp okulu öğrencilerinin aşağıdaki hallerde yüksek disiplin kurulu kararıyla okuldan çıkarılacakları belirtilmektedir.
  • Birinci oylamada üçte iki çoğunlukla seçimin sonuçlandırılamaması halinde, ikinci ve üçüncü oylamalar yapılır; bu oylamalarda üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun oyunu alan aday seçilmiş olur.

Aşağıda, Altılı Masa olarak bilinen ve altı siyasi partiden oluşan siyasi partilerin birlikte yaptığı çalışmalar sonucunda hazırlayıp kamuoyuna sunduğu bir kısım değişiklik önerilerine yer verilecektir. Altılı Masa, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem olarak adlandırdığı ve Başkanlık sisteminden ayrılmak suretiyle demokrasinin ve hukukun güçlendirileceğine dair ortak önerilerinin hayata geçebilmesi için yeni bir Anayasa yerine Anayasanın 175. Maddesi uyarınca yapılacak kapsamlı değişikliklerin yeterli olacağını düşünmektedir. Maddelerinde güvence altına alınan “suçta ve cezada kanunilik” ilkesi, kişi hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınabilmesi için hangi fiillerin suç teşkil ettiğinin kanunda açık bir şekilde düzenlenmesini gerektirmektedir. İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi m.7 ile de “suçta ve cezada kanunilik” ilkesi güvence altına alınmaktadır. İmar ve Bina Güvenliği Mevzuatımız bugüne kadar sayısız değişikliğe uğramış olup; temel maddelerin yanında birçok ek maddeler ve geçici maddeler içermektedir. Hukuk elbette zaman içerisinde değişebilir, gelişen ihtiyaçlara göre mevzuat güncellenebilir. Ancak konu can ve mal güvenliği olduğunda, istikrarlı ve uygulanabilir bir mevzuatın ve bu mevzuatın tavizsiz şekilde uygulanmasının zorunluluk olduğu da bir gerçektir. Özellikle “imar barışı” gibi geçici düzenlemeler, “istikrarlı ve uygulanabilir mevzuat” ve “tavizsiz uygulama” gerekliliklerinin yerine getirilmesinin önünde bir engeldir. Günümüzde, barınmanın ciddi bir iktisadi sorun haline geldiği gözardı edilemez bir gerçektir.

Komisyon, şikayetleri bir ön incelemeye tabi tutarak, bunların kabuledilebilir olup olmadığını belirlerdi. Bir başvurunun kabuledilebilir bulunması halinde, Komisyon taraflar arasında dostane çözüme varılması için çaba gösterirdi. Bir çözüme ulaşılamayacak olursa, Komisyon maddi olayları ortaya koyan ve davanın esası hakkında görüşünü ifade eden bir rapor hazırlardı. Avrupa Konseyinin kuruluş amacı İnsan Hakları ihlallerini önlemek için ortak ülkü ve ilkeleri korumak ve yaymak, ekonomik ve sosyal gelişmeleri sağlamak olarak belirtilmiştir. Dünya savaşı ve öncesinde yaşanan 1.dünya savaşında Avrupa’nın uğradığı sosyal, ekonomik ve politik çöküntüden kurtulma çabası içersine girdikleri ve diktatör yönetimlerinin insanlığa karşı onur kırıcı davranışlarının artık unutulmak istendiği anlaşılmaktadır. – Disiplin mahkemesince verilen cezanın infazını ertelemek (477 SK m.38) olarak sayabiliriz. Kural olarak disiplin subayının askeri hâkim sınıfından bir subay olması gerekir. Ancak bulunmaması durumunda bu görev normal subaylar tarafından yürütülür. Statü, nitelik ve yetkileri farklı olduğundan ayrı ayrı incelemek uygun olacaktır.

Disiplin amirinin bu yetkisi açıkça düzenlenmemiş olmakla birlikte, 353 sayılı Askeri Mahkemelerin Kuruluşu ve Yargılama Usulü Hakkında Kanunun 95[311], 211 sayılı İç Hizmet Kanunun 30. Maddesindeki[312] düzenlemelerden ve işin doğasından kaynaklanmaktadır. Askeri disiplin hukukuna ilişkin kurallar tek bir kanunda toplanmamıştır. Bu nedenle ihlal edilen disiplin hükmü hangi kanunda düzenlenmiş ise o kanun hükümlerindeki usullere uyularak disiplin cezası verilecektir. Disiplin mevzuatının çokluğu ve karmaşıklığı, özellikle Devlet memurları hakkında yapılan uygulamalarda zaman zaman hatalara neden olabilmektedir. Aşağıda disiplin cezası verilmesindeki usuller izaha çalışılacaktır. Askeri Yargıtay Başkanı, Başsavcısı, İkinci Başkanı, daire başkanları ve üyelerinin hâkimlik ve askerlik vakar ve onuruna dokunan, şahsi haysiyet ve itibarını kıran veya görev gereklerine uymayan davranışlarından dolayı haklarında disiplin kovuşturması yapan yüksek disiplin kurulu, bu kişilere uyarma, kınama veya meslekten çekilmeye davet disiplin cezaları verebilir (1600 SK m.34). Başkan ve üyelerin en az bir yıl kıta veya askeri kurumlarda hizmet görmüş olmaları, taksirli suçlar dışında bir cürüm ile hükümlü bulunmamaları, sanığın astı olmamaları ve başkanın en az yüzbaşı rütbesinde bulunması şarttır (477 SK m.4). Disiplin mahkemesinin usule uygun oluşturulmaması halinde, verilen karar kanuna mutlak aykırı sayılır[298]. Maddesindeki düzenlemeden de anlaşılacağı üzere, disiplin subayı olarak bir sınıf subayının görevlendirilmesi istisnai olarak öngörülmüştür[293].

1- Birinci Yargı Paketi ile iş ve çalışma hürriyetinin ihlali, güveni kötüye kullanma ve suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçları uzlaşma kapsamına alınarak uzlaşma öngören hükümler genişletildi. 2- Yine 1 Ocak 2020’de yürürlüğe giren “basit yargılama usulü" ile de belirli bir ceza miktarına kadar olan suçlar açısından kovuşturma aşamasında, duruşma açmaksızın dosya üzerinden yargılamanın tamamlanabilmesine imkan getirildi. 1- Birinci yargı paketi olarak bilinen Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile yargı sistemine “seri muhakeme" usulü dahil edildi. Kamu davası açılması yerine, alternatif bir uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak belirlenen bu yöntem 1 Ocak 2020’de yürürlüğe girdi. 2- İkinci yargı paketiyle hukuk mahkemelerinde Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) uygulaması yaygınlaştırıldı. 4- Fetullahçı Terör Örgütü’nün darbe girişiminin ardından kapatılan Türkiye Adalet Akademisi, hakim ve savcıların meslek öncesi ve meslek içi eğitimlerinin akademik bir yaklaşımla yeni bir kurumsal yapıya kavuşturulması için yeniden kuruldu. 3- Meslek etiğinin hizmet öncesi ve içi eğitimlerde yer alması sağlandı. Hakim ve savcı adaylarının meslek öncesi eğitim programlarında “Yargı Etiği ve Mesleki Kimlik" dersi yer aldı. 8 – İnfaz düzenlemesi, 5 yıl veya daha az hapis cezasına mahkum olan hasta veya engelli hükümlüler, Adli Tıp Kurumu raporuna bağlı cezalarını konutlarında infaz edebilmesini sağladı.

AYİM  tarafından  idari  işlem  ve  eylem  niteliğinde  veya  idarenin  takdir  yetkisini  kaldıracak  biçimde  yargı  kararı  verilmesi  mümkün  değildir(m.21/2). Askeri  Yüksek  İdare Mahkemesinin  kuruluşu,  işleyişi,  yargılama  usulleri, mensuplarının  özlük  ve  disiplin  işleri,  mahkemelerin  bağımsızlığı,     hakimlik teminatı ve askerlik hizmetinin gereklerine göre  kanunla  düzenlenir. Anayasa Mahkemesinin diğer bir kararında[674] “…Anayasa idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu ilkesini getirmiştir. Maddesinde tanımlaması yapılan Türkiye Cumhuriyetinin bir hukuk devleti oluşunun doğal ve zorunlu sonucu da budur…” denilmek suretiyle hukuk devletinin bir ilkesi olarak idarenin eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olması gerektiği belirtilmiştir. Maddesinde Sözleşme’deki hak ve özgürlükleri ihlal edilen kişinin ulusal makamlara başvuru hakkı güvence altına alınmıştır. Madde hükmü, ulusal bir makam ibaresini içerdiğinden; hak arama hürriyeti için kullanılacak yolun mutlaka yargı yolu şeklinde olması zorunlu değildir[639] . Mahkeme’ye göre, hukukun üstünlüğü ilkesine bağlı bir toplumda, türleri, süreleri ve infaz şekilleri itibariyle önemli olarak değerlendirilebilecek bir zarara yol açmayanlar hariç, “ceza” adı altında uygulanabilecek özgürlükten mahrum bırakan cezalar, “suç isnadı” kapsamına girmektedir.

Bu tarihte BTK, vatandaşları yasa dışı kumar gibi sitelere yönlendiren yurtiçi kaynaklı SMS’lerin önüne geçebilmek için 4 numaradan oluşan kod sistemini gece yarısından itibaren devreye alacak. 11 Aralık’tan sonra BTK kararı ile alfanümerik başlığa sahip SMS’leri başlatan işletmeci bilgisi, söz konusu mesajların sonunda yer alacak. Düzenleme yürürlüğe girdiğinde, istek dışı SMS yollayan tarafların tespiti daha kolay şekilde yapılabilecek. Mesajların sonunda yer alacak 4 haneli kodlar şu anda BTK’nın web sayfasında yayınlandı. Buradaki amaç Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın operatörü ve izinsiz SMS göndereni tespit etmesini kolaylaştırmak. Bu düzenleme sadece “başlıklı SMS” denilen gönderen kısmında numara yerine gönderenin adının yazdığı yurtiçinden gönderilen SMS’leri kapsayacak. Yetki belgelerinin süresi, yönetim kurullarının görev süresi ile sınırlıdır. Yeni seçilen yönetim kurullarının, yetki belgelerini birinci fıkra esaslarına göre yenilemesi zorunludur.

Bu yazımızda ele alacağımız hukuki sorun; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması” başlıklı 231. Fıkrasında yer alan, “Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez.” hükmünün ne şekilde uygulanması gerektiğine ilişkin olacaktır. Yazımızda öncelikle, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu ile ilgili genel bilgilere yer verecek daha sonra ise güncel Yargıtay kararları ışığında yukarıda yer verdiğimiz hükmün ne şekilde anlaşılması ve uygulanması gerektiğini belirteceğiz. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu m.251’de düzenlenen basit yargılama usulünde; asliye ceza mahkemesi tarafından iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit ceza yargılaması usulünün tatbik edilebileceği düzenlenmiştir. Bu usule göre; mahkemece iddianame, sanık, mağdur ve şikayetçiye tebliğ edilerek, beyan ve savunmalarını 15 gün içinde yazılı olarak bildirmeleri istenecektir. Kararın mahkumiyet olması durumunda, sonuç ceza dörtte bir oranında azaltılacaktır. CMK m.252’de ise, basit yargılama usulü ile ilgili itiraz kanun yolu öngörülmüştür. Maddeye göre; basit yargılama usulü uyarınca verilen karara itiraz edilebilecek, itiraz üzerine duruşma açılacak ve bu yolla verilecek karara karşı genel hükümlere göre kanun yoluna başvurulabilecektir. Dersin amacı; vakıflara ilişkin yasal düzenlemeler, 5737 sayılı Kanun ve 6760 sayılı Kanunla Yönetmelikler konusunda bilgi sahibi olunması; vakıf hukuku alanındaki temel ilke, kavram ve kurumlar hakkında bilgi sahibi olunması sağlanarak farkındalık yaratılmasıdır. AYİM kararında eylemin disiplin tecavüzü oluşturup oluşturmadığı tartışmasına hiç girmemiştir. Kanaatimizce bu karar gerekçesine de katılmak mümkün değildir.